Yeni Zelanda Kraliyet Cemiyeti Dergisi’nde yayınlanan çalışma, Yeni Zelanda’nın Hawke Körfezi’ndeki Harapaki kıyı rüzgâr santraline odaklanarak, bir rüzgâr santralinde bulunan rüzgâr türbininin yalnızca altı ay içinde tüm yaşam döngüsü boyunca kullanılan eşdeğer enerjiyi üretebildiğini gösteriyor.
Wellington Te Herenga Waka Victoria Üniversitesi, Wellington Mühendislik Fakültesi Sürdürülebilir Enerji Sistemleri araştırma grubundan araştırmanın baş yazarı Isabella Pimentel Pincelli, “Burada Yeni Zelanda’da kullandığımız teknoloji, küresel olarak kullanılanın aynasıdır” derken, karbon dengelemenin kapsamı, değiştirilen eski teknolojinin türüne bağlı olarak değişebilse de, dünya çapındaki rüzgâr santralleri için benzer sonuçların beklendiğini belirtiyor.
Çalışma, aynı zamanda rüzgâr santrallerinden elde edilen gerçek inşaat verilerini de içerirken yaklaşım, tek tek türbin parçalarının üretilmesinden, bunların taşınmasına ve sonunda 41 türbinden oluşan rüzgâr santralinin hizmet dışı bırakılmasına kadar tüm aşamaları içeriyor. Bulgular, Harapaki’nin karbon ayak izinin kWh başına 10,8 gram karbondioksit eşdeğeri ile oldukça düşük olduğunu gösteriyor. Bu, rüzgâr santrallerindeki kombine çevrimli gaz türbinlerinin değiştirilmesi için yaklaşık 1,5 ila 1,7 yıllık bir sera gazı geri ödeme süresi anlamına gelirken, enerji geri ödeme süresi yalnızca dört ila altı ay arasındadır.
Sürdürülebilir Enerji Sistemleri Başkanı ve çalışmanın ortak yazarı Profesör Alan Brent, karadaki rüzgâr santrallerinin sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle uyumlaştırılmasının altını çizerken, özellikle üretim sürecinde iyileştirmeye yer olduğunu kabul ediyor. Brent, “Kurulum ve taşıma aşamalarının çevresel etkileri dikkat çekicidir ve toplam emisyonların yaklaşık yüzde 10’unu oluşturur” diye belirterek, olumlu katkıları en üst düzeye çıkarırken olumsuz çevresel etkileri en aza indirmeye yönelik devam eden çabaların önemini vurguluyor.
Birincil çevresel yük, hedeflenen hafifletme stratejileri için hayati bir alanı işaret eden türbin üretim sürecinden kaynaklanırken, araştırmacılar buna yanıt olarak, ekonomik kısıtlamalar nedeniyle şu anda çöpe atılan türbin kanatları için bir geri dönüşüm sürecinin geliştirilmesini öneriyor. Hem mekanik hem de kimyasal geri dönüşüm seçenekleri önererek bunun emisyonları önemli ölçüde azaltabileceğini tahmin ediyorlar. Ayrıca ekip, hızlı teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, bulguların güncel kalmasını sağlamak ve karar alma süreçlerini etkili bir şekilde bilgilendirebilmek için bu alandaki düzenli araştırma güncellemelerini tavsiye ediyor.