Zero Carbon Analytics (ZCA) tarafından yayınlanan yeni bir infografik, Ursula von der Leyen başkanlığındaki Avrupa Komisyonu ile mevcut yasama organının son beş yılında AB enerji haritasının geçirdiği köklü değişiklikleri özetliyor. ZCA özeti, 2019’a kıyasla enerji manzarasının nasıl dramatik bir şekilde değiştiğini gösteriyor.
İnfografikte 2019 ile en son verilerin karşılaştırılması kapsamında öne çıkan noktalar şöyle:
- Yenilenebilir enerjinin AB elektriğindeki payı yüzde 34’ten yüzde 44.4’e yükseldi.
- Temiz endüstrilere yapılan yatırımlar üç kattan fazla artarak, 77 milyar dolardan 279 milyar dolara yükseldi.
- Gaz tüketimi yüzde 19’un biraz üzerinde düştü ve yılda 408 milyar metreküpten 330 milyar metreküpe geriledi.
- Elektrikli araçlar ve ısı pompası pazarları cesurca genişleme gösterdi. Yıllık elektrikli araç satışları 2019’da 300 bin 491’den 2023’te 1,9 milyonun üzerine çıktı.
- Isı pompaları ise 1,4 milyondan 2,6 milyona yükseldi.
Uzmanlar, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim, gaz talebinin azaltılması, Ukrayna’daki savaş ve temiz teknolojiler için küresel pazara hakim olma yarışının bu değişikliklerin meydana gelmesinde etkili olduğunu söylüyor.
Son Eurovision tartışması sırasında Ursula von der Leyen’in kendisi de bu infografikte özetlenen mirası savunarak, “Geçen yıl ilk kez rüzgârla kirli gazdan daha fazla elektrik ürettik. ETS’nin çok başarılı olduğunu gördük… Avrupa Yeşil Anlaşması bir büyüme stratejisidir çünkü emisyonlar yüzde 32 oranında azalırken endüstri ve ekonomi yüzde 67 oranında büyümüştür.” dedi.
Stratejik Perspektifler Direktörü Neil Makaroff, “Ursula von der Leyen, Yeşil Anlaşma ile Avrupa’nın pek çok sorununu ele alarak ekonomide eşi benzeri görülmemiş bir dönüşümün temel taşlarını attı. Yenilenebilir enerji kaynakları, ana enerji kaynağı olarak kömür ve gazın yerini alıyor ve Rusya’nın enerji tehdidinden sonra Avrupa’yı enerjide daha bağımsız hale getiriyor. Elektrikli araçlar ve ısı pompalarındaki artış, yeşil fabrikalara yatırımları çekiyor, net sıfıra giden küresel sanayi yarışında Çin ve ABD ile rekabet etmekte ve istihdam yaratıyor. Ancak bu sadece bir başlangıç. Gaz, petrol ve kömür ithalatına bağımlılığı sona erdirmek ve AB’yi yeşil bir güç merkezi haline getirmek için bu modernizasyon gündeminin bir sonraki görev döneminde de devam etmesi gerekiyor. ” açıklamasını yaptı.
IEEFA Baş Enerji Analisti Ana Maria Jaller-Makarewicz ise, “AB, kriz dönemlerinde enerji güvenliğini sağlamanın en iyi yolunun ithal yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak ve bu yakıtların tüketimini sürdürülebilir bir şekilde sınırlandırmak olduğunu gösterdi. Covid-19 krizi sırasında AB’nin gaz tüketimi 2020’de yıllık yüzde 4 düşerken 2021’de artış gösterdi. Ukrayna’nın geniş çaplı işgalinin ardından, AB’nin bir başka dalgalı fiyatlar ve belirsiz arz dönemini atlatmak için daha büyük bir azaltmaya ihtiyacı vardı. Radikal kararlar alınması gerekiyordu ve sonunda alındı. AB’nin 2019-2023 yılları arasında gaz talebinde yüzde 19’luk azalma, enerji verimliliği ve talep tarafı yönetimi girişimlerinin yanı sıra artan yenilenebilir enerji üretimi sayesinde elde edildi. Kapsamlı planlama, ılıman kış sıcaklıkları ve gaz talebinin azaltılması sayesinde AB, gaz depolama hedeflerini iki yıl üst üste aştı ve gaz fiyatları istikrarlı bir şekilde düşmeye başladı. AB, sadece gaz/LNG tedarikçilerini çeşitlendirerek değil, tüm enerji kaynaklarını çeşitlendirerek arz güvenliğini artırmayı başarmıştır. Üye Devletlerin gaz tüketimini azaltmaya yönelik ortak çabaları büyük sonuçlar vermesine rağmen, bazı ülkeler enerji ağlarının entegrasyonunu arttırmak için etkili yollar bulmak yerine gaz merkezi olmak ve LNG kapasitelerini genişletmek isteyen bir FOMO (kaçırma korkusu) yaşıyor gibi görünüyor. AB, gaz talebinin beklendiği gibi azalmaya devam etmesi halinde ithalat terminallerine olan ihtiyacın azalacağının farkında değilmiş gibi görünerek son iki yılda LNG ithalat kapasitesini 46 milyar m3 artırdı.” diye konuştu.