Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen 55. Yıllık Toplantıları’nda Anadolu Ajansı’ndan Nuran Erkul’a konuşan Birol, temiz enerji teknolojilerinin geleceğin sanayisi olduğunu vurgularken, bu alanda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalınabileceğine dikkat çekti.
Birol, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve elektrikli araçlar gibi teknolojilerin hızla yaygınlaştığını ifade ederek, “Temiz enerji büyümeye devam edecek. Ancak bazı ülkelerin kendi sanayilerini korumak için ek vergiler getirme olasılığı, büyümeyi yavaşlatabilir. Önümüzdeki 3-4 yıl, temiz enerji sektöründe daha temkinli bir döneme girebiliriz” dedi.
AB’nin karbon emisyonlarını azaltma amacıyla getirdiği Sınırda Karbon Vergisi düzenlemesine de değinen Birol, Türkiye’nin bu konuyu ciddiye alması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yarısının AB ülkelerine yapıldığını hatırlatan Birol, “2026’dan itibaren AB, Türkiye’den gelen ürünlerin karbon ayak izini yakından inceleyecek. Bu nedenle, ihracatçılar ve hükümetin şimdiden önlem alması kritik öneme sahip.” ifadelerini kullandı.
Temiz enerji dönüşümünün kritik minerallere olan talebi artırdığını belirten Birol, bakır ve lityum gibi minerallerin önemine dikkat çekerek, “Elektrikli araçlardan rüzgâr türbinlerine kadar bu minerallere ihtiyaç artıyor. Türkiye de bu konuda ciddi potansiyele sahip bir ülke. Umarım, Türk iş insanları bu fırsatı değerlendirir.” dedi.
Çin’in ekonomik yavaşlamasının küresel enerji piyasalarını doğrudan etkileyeceğini ifade eden Birol, “Son 10 yılda doğal gaz ve petrol talebindeki büyümenin büyük kısmı Çin’den geldi. Ancak şu anda Çin ekonomisi tökezliyor. Bu durum, enerji sektörünün geleceğini şekillendirecek.” diye konuştu. Birol, buna rağmen Çin’in temiz enerji teknolojileri ve nükleer enerji alanında lider olmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.