Rüzgâr endüstrisi, Avrupa’nın karşı karşıya olduğu benzeri görülmemiş rekabet ve güvenlik zorlukları ışığında, Kopenhag’da önemli bir adım attı. Yerli ve uygun fiyatlı bir enerji kaynağı olan rüzgâr, Avrupa’nın enerji güvenliğini güçlendirmede kritik bir rol oynuyor. Ancak, rüzgar enerjisinin yaygınlaşma hızı şu an için yavaş ilerliyor. Avrupa’nın enerji bağımsızlığını ve rekabet gücünü artırmak amacıyla başlatılan ‘Kopenhag Eylem Çağrısı’, endüstrinin bu sorunu çözmek için önerdiği 3 temel adımı içeriyor.
WindEurope’dan yapılan basın açıklamasına göre, Avrupa Birliği (AB) yenilenebilir enerjiye yönelik hızla ilerleyen bir dönüşüm sürecinde. AB’nin yeni Temiz Endüstriyel Anlaşması, elektrik üretiminde ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında hızla artış sağlamayı hedefliyor. Rüzgâr enerjisi şu anda Avrupa’nın elektrik tüketiminin yüzde 20’sini karşılıyor ve AB, bu oranı 2030’a kadar yüzde 35’e, 2050’ye kadar ise yüzde 50’ye çıkarmayı planlıyor.
Özellikle enerji yoğun endüstriler, rüzgâr enerjisinin daha fazla kullanılmasını talep ediyor. Rüzgâr enerjisi, şebeke ve sistem maliyetleri hesaba katıldığında bile, fosil yakıt alternatiflerinden daha ucuz. Ayrıca, yerli bir enerji kaynağı olması nedeniyle Avrupa’nın enerji güvenliğini güçlendiriyor ve dışa bağımlılığı azaltıyor.
AB’nin Temiz Endüstriyel Anlaşması hedeflerini gerçekleştirmek adına rüzgâr endüstrisi şu anda 11 milyar avroluk yatırımla yeni fabrikalar kuruyor. Ancak WindEurope’a göre, yeterli sayıda yeni rüzgâr santrali inşa edilmiyor. Bunun başlıca nedenleri arasında yetersiz izin süreçleri, yavaş şebeke kurulumu, kötü tasarlanmış ihaleler ve düşük elektrifikasyon seviyesi yer alıyor. AB’de elektrifikasyon oranı henüz yalnızca yüzde 23 civarında iken, Çin bu alanda hızla ilerliyor.
Rüzgâr endüstrisi, AB Temiz Endüstriyel Anlaşması’nın tam olarak ve hızla uygulanmasını talep ederken, Avrupa’nın enerji güvenliğini ve rekabet gücünü artırmak için hükümetlere 3 temel çağrıda bulunuyor:
Yeni AB İzin Kurallarının Uygulanması: Almanya, kara rüzgârı için izin süreçlerinde 5 yıl öncesine göre 7 kat daha fazla kapasiteye onay veriyor. Benzer şekilde, şebeke bağlantı kuyruklarında “zombi projeleri” filtrelemek gerektiği vurgulanıyor.
Elektrifikasyon Engellerinin Kaldırılması: Sanayinin yenilenebilir enerji ile elektrifikasyonunun hızlandırılması, yerinde güç üretimi için devlet yardımlarının artırılması isteniyor. Ayrıca, elektrik faturalarındaki enerji dışı vergilerin kaldırılması talep ediliyor.
İki Taraflı Fark Sözleşmeleri (CFD) İhaleleri: Rüzgâr yatırımlarındaki riskleri azaltmak için stabil bir boru hattı oluşturulması gerektiği belirtiliyor. CFD’ler, sermaye maliyetlerini düşürürken, gelirdeki belirsizliği de azaltıyor.
WindEurope Başkanı Henrik Andersen, Avrupa’nın bu geçiş döneminde daha güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir enerjiye ihtiyacı olduğunu ifade ederek, “Rüzgâr enerjisi, Avrupa’da endüstriyel büyümeyi ve enerji bağımsızlığını zaten yönlendiriyor. Şimdi, ölçeğimizi büyütmemiz gerekiyor.” dedi.
Kopenhag’da 10 Nisan’a kadar sürecek etkinlik kapsamında 550’den fazla firma en yeni ürün ve hizmetlerini sergileyecek, 70’in üzerinde oturum düzenlenecek ve 350’den fazla konuşmacı sektördeki gelişmeleri ele alacak.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) de, 49 şirket ve yaklaşık 100 kişilik ekiple etkinlikte yer alıyor.