Avrupa Bilim Akademileri Danışma Konseyi (EASAC), Avrupa’nın enerji güvenliğine dair alarm zillerini çalan yeni bir rapor yayımladı. “Sürdürülebilir Enerji Tedariklerinin Güvenliği” başlıklı raporda, Avrupa’nın ithal fosil yakıtlara olan bağımlılığının kıta genelinde ekonomik kırılganlık ve jeopolitik şantaj riskini artırdığı uyarısında bulunuluyor.
EASAC Enerji Programı Direktörü Dr. William Gillett, “Enerji güvenliği olmadan gerçek bir güvenlikten söz edilemez” sözleriyle raporun ana mesajını özetlerken, Avrupa’nın güvenli ve müreffeh bir geleceğe ulaşmasının yolunun, sürdürülebilir ve yerli enerji kaynaklarına yönelmekten geçtiği vurguluyor.
Raporda, otoriter rejimlerin enerji kaynaklarını bir silah gibi kullanarak ticareti aksattığı, altyapıya yönelik fiziksel ve siber saldırıların arttığı belirtiliyor. Bu durum sadece enerji arzını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda fiyat dalgalanmalarına neden olarak sanayi rekabetçiliğini ve yatırımcı güvenini zedeliyor. Milyonlarca Avrupalı da artan enerji faturalarıyla birlikte enerji yoksulluğuna sürükleniyor.
EASAC, Avrupa’nın Rusya’dan enerji ithalatına son verme kararlılığını memnuniyetle karşılarken, bu bağımlılığın ABD gibi başka ülkelere kaydırılmasının da riskler barındırdığını belirtiyor. Finlandiyalı Prof. Paula Kivimaa bununla ilgili değerlendirmesinde, “Rüzgâr ve güneş enerjisi ithal edilmez. Her sürdürülebilir enerji yatırımı, Avrupa’nın savunma kapasitesine yapılmış bir katkıdır.” diyor.
Bilim insanlarından yol haritası: Güvenli ve temiz enerji geçişi
Rapor, enerji güvenliğini artırmak için şu temel önerileri sıralıyor:
- Enerji verimliliği ve döngüsel ekonomi sayesinde talep azalır, altyapı güçlenir, hammaddelere erişim artar.
- Fosil yakıtlardan çıkış ve yenilenebilir enerji ile sanayiye yönelik temiz hidrojen kullanımı hem bağımlılıkları azaltır hem de iklim ve sağlık maliyetlerini düşürür.
- Yerelleşmiş enerji sistemleri, hem toplulukları güçlendirir hem de sabotaj ve iklim etkilerine karşı dayanıklılığı artırır.
- Avrupa üretimi enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılması, güvenliği artırırken ekonomik büyümeye de katkı sağlar.
Siber güvenlik ve kritik hammaddeler de gündemde
Rapor, enerji sistemlerinin dijitalleşmesinin kaçınılmaz olduğunu, ancak bunun siber güvenlik önlemleriyle desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. AB’nin Siber Dayanışma Yasası ve Siber Dayanıklılık Yasası doğru adımlar olarak görülüyor, ancak uygulamanın etkinliğinin kritik olduğuna dikkat çekiliyor.
Ayrıca elektrifikasyonun artacağı bir gelecekte, Avrupa’nın lityum, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik hammaddelere güvenli erişim sağlaması gerektiği belirtiliyor. Elektrik altyapısına, depolama çözümlerine ve sektörler arası entegrasyona yapılacak yatırımlar da enerji geçişinin başarısında kilit rol oynayacak.
Belçika’dan Prof. Claire Dupont, “Yalnızca yakıt ithalatına odaklanmak yeterli değil. Vatandaşlar bu sürece dahil edilmeli ve ekonomik olarak fayda sağlamalı” diyerek enerji dönüşümünün toplumsal boyutuna da dikkat çekiyor.
Raporda yer alan 27 bilim insanı, Avrupa’nın karar vericilerine sağlam analizler ve eylem önerileri sunarak, enerji geçişine bilimsel katkı sağlamayı hedefliyor.