Enerji ve ulaşımın iklim üzerindeki olumsuz etkilerini çözmek mümkün. Yenilenebilir enerji, depolama, elektrikli araçlar ve talep yönetimindeki ilerlemeler ile bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılacağını belirten SYSTEMIQ Kıdemli Danışmanı James Cameron,
“Fotovoltaik güneş panelleri sayesinde çatınızda kendi enerjinizi üretebilir, depolayabilir, hatta dijital teknolojiler sayesinde uzaktan yönetebilirsiniz. Bu, evinizin yalnızca kendi enerjisini ürettiği değil, aynı zamanda onu bir gecede depolayabileceği anlamına gelir. Elektrikli arabanızın bataryasını şarj etmek de aynı etkiye sahip olabilir.” diyor.
James Cameron Telegraph için kaleme aldığı yazısında, her binanın enerji üretip depolayabilen bir yüzeyi temsil ettiğini ve bina yüzeylerinin iklim değişikliği göz önünde bulundurularak inşa edilmesi gerektiğini söylüyor.
Multidisipliner bir çalışma gerekli
Cameron’a göre, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla başa çıkmak için hukuk, politika, finans ve teknoloji alanlarında multidisipliner bir çalışma gerekiyor.
Teknoloji devrimi hızlandıkça, hükümetlerin daha fazla teşvik sağlamasının yolu açılıyor ancak şu anda politika yapıcılar, finansörler, teknoloji uzmanları ve iş liderleri genellikle farklı dili konuşuyor.
Cameron’a göre ortak bir zemin oluşturmak ve çıkış yollarını beraber bulmak mümkün.
Kamu politikası, finans ve teknoloji arasındaki uyumun, yeni bir tür ekonomik kalkınmaya doğru hızlı bir geçişi teşvik edebileceğine dikkat çeken Cameron,
“Sermaye ve finans piyasaları, yeni gerçekliği kabul edip eskisini hızla terk edebilir. Bu durum hâlihazırda yenilenebilir enerji ve fosil yakıtlar ile gerçekleşiyor. Değişen enerji politikaları, yatırımlarda büyük bir düzenleme olduğunu müjdeliyor.” diyor.
ABD, Çin ve AB gibi büyük ekonomilerin karbondan arındırma ile ilgili taahhütleri bu duruma örnek olarak gösteriliyor.
Karbondan arındırılması en zor sektörlerde bile çözüm yollarının ortaya çıktığını vurgulayan Cameron’a göre, hâlihazırda en büyük karbon yayan endüstrilerden biri olan çelik üretimi, küresel nüfusun artması ve bu nüfusun kentleşmesi ile daha da artacak.
Geçtiğimiz Eylül ayında üç İsveç şirketinin, yenilenebilir veya nükleer enerji ile üretilen hidrojeni kullanarak “fosilsiz” çelik üretmek için bir pilot plan başlattığı bilgisini veren Cameron, bu projenin başarılı olması durumunda mevcut karbon yoğun prosesten yüzde 20 ila 30 daha ucuz üretim yapılabileceğini düşünüyor.
Yenilenebilir enerji ile üretilen yeşil hidrojeni uygun ölçekte üretme kapasitesinin olduğuna dikkat çekiliyor ve üretimin karmaşık bir teknoloji olmayan elektroliz yoluyla yapılmasının yeni bir endüstri yaratacağına inanılıyor.
Bu durumun fosil yakıt ithalatına bağımlılığı da azaltacağını ifade eden Cameron’a göre, bağımlılığın azaltılması ile ekonominin dönüşmesi sağlanırken hem daha güvenli hem de yeşil bir düzen oluşturmak mümkün.