Düşünce kuruluşu Power Shift Africa tarafından yayınlanan 6 maddelik plan, iklim krizinin etkilerinden en çok zarar göre kırılgan ülke bloklarının uluslararası iklim müzakerelerini yürüten delegasyonları tarafından geliştirildi.
6 maddelik plan aşağıdaki temel hedefleri içeriyor:
1: Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı ve diğer desteklerin sağlanması
COP27’deki başarı, nihayetinde, zengin ülkelerden en çok ihtiyacı olanlara, iklim krizini karşılamak için gereken hız ve ölçekte para akışını sağlama becerisine bağlıdır. COP27’deki en büyük gerilim noktalarından biri, gelişmiş dünyanın 2020’ye kadar yılda 100 milyar ABD doları finansmanı harekete geçirme sözünü şimdiye kadar yerine getirememiş olması olacaktır. Gelişmiş ülkelerin bu miktarı karşılamanın yanı sıra, 2025’ten itibaren nasıl artıracaklarını da ortaya koymaları gerekiyor.
2: Uyum desteğinin güçlendirilmesi
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve Paris Anlaşması kapsamında gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama maliyetlerini karşılamalarına yardımcı olmaları gerekiyor. 2020-2030 yılları arasında uyum için 1,8 trilyon ABD Doları yatırım yapılması 7,1 trilyon ABD Doları fayda sağlayabileceğinden, uyum ekonomi için olumludur. COP26’da gelişmiş ülkeler, uyum için mali desteği iki katına çıkararak yılda 40 milyar ABD Dolarına çıkarmayı kabul ettiler ancak bunu henüz yapmadılar. COP27, uyum açığını nihayet kapatacağımız yer olabilir.
3: İklim kaynaklı kayıp ve hasarın ele alınması
İklim değişikliğinin artık uyum sağlanamayacak bazı etkileri var ve bu da dünyanın en yoksul insanlarının bazılarında kaçınılmaz kayıp ve zararlara yol açıyor. Bununla birlikte, BMİDÇS ve Paris Anlaşması kapsamındaki mevcut mali ve kurumsal düzenlemeler, Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkelerin bu tür kayıp ve zararları tam ve etkili bir şekilde ele almalarını sağlamak için yeterli değil. COP27’nin bir Kayıp ve Zarar Fonu oluşturulmasını görmesi gerekiyor.
4: 1,5 C’ye doğru azaltım hedeflerinin artırılması
COP26 Glasgow İklim Paktı, ulusal emisyon azaltım planlarının 1,5 C sıcaklık sınırı ile uyumlu olması gerektiğini vurguluyor. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan birçok ülke, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt etti. Ancak küresel emisyonlar salgın öncesi seviyelere döndüğü için emisyonlar henüz düşmedi. Bu nedenle, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm ülkelerin, sıcaklık artışını 1,5 C’nin altında tutma doğrultusunda somut ve iddialı Ulusal Katkı Beyanları ve uzun vadeli düşük emisyon stratejileri sunmaları kritik önem taşıyor.
5: Afrika’nın temiz enerjiye adil geçişinin desteklenmesi
Afrika’nın yenilenebilir enerji potansiyeli oldukça fazla. Temiz enerji süper gücü olmak için yeterli rüzgâr ve güneş enerjisine sahip. Bu potansiyelin kullanılabilmesi için yeni iş alanları ve endüstrilerin yaratılmasını sağlayacak yatırımlara ve sürdürülebilir kalkınma planlarına ihtiyaç var. Bu potansiyel açığa çıkarılabilirse yoksullukla mücadele, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve refahın artırılması için büyük ilerlemeler kaydedilebilir. Afrika en genç kıtadır ve kapsamlı bir ekonomik kalkınmanın eşiğinde; bu kalkınma fosil yakıtlarla sağlanırsa tüm dünya bundan zarar görecek, ancak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla sağlanırsa herkes için fayda sağlayacaktır.
Hedeflenen yatırıma ihtiyaç var ve bunun yapılması Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkelerde fosil yakıt bağımlılığından enerji dönüşümünün hızlandırılmasına yardımcı olacak, enerji bağımsızlığını destekleyecek, artan ekonomik faaliyeti teşvik edecek ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir.
6: Adaleti iklim müzakerelerinin merkezine yerleştirmek için BM’nin ‘Küresel Durum Değerlendirmesi’nin kullanılması
Küresel Durum Değerlendirmesi (GST) Paris Anlaşması’nın kilit unsurlarından biridir. İlk kez Glasgow’daki COP26’da başlatıldı ve Teknik Diyaloğun ilk oturumu Haziran 2022’de Bonn’da yapıldı. Bunun, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılmasına yönelik olarak azaltım, uyum, kayıp ve zarar ile uygulama araçlarında kaydedilen toplu ilerlemeyi veya bunların eksikliğini doğru bir şekilde ortaya koyan titiz bir süreç olmasına ihtiyacımız var, böylece iklim acil durumuyla mücadele etmek için hala yapılması gerekenleri bilebiliriz.
COP27 Dönem Başkanlığı Baş Müzakerecisi ve Mısır Dışişleri Bakanlığı Çevre, İklim ve Sürdürülebilir Kalkınma Dairesi Direktörü Amb Mohamed Nasr, “Dünya şu anda başta gıda ve enerji krizi olmak üzere pek çok zorlukla karşı karşıya. Ancak iklim krizi göz ardı edilemez, en yoksul insanların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını tahrip etmeye devam ediyor ve hızlı ve önemli bir eylem olmadan işler daha da kötüye gidecek. Covid-19 ve bu yılın jeopolitik zorlukları, ulusların ihtiyaç sahiplerine destek sağlamak için bir araya geldiğini gösterdi. COP27, iklim acil durumunun ön saflarında yer alan mağdurlar için de aynı şeyi yapma şansı sunuyor.” dedi.
CAN International İcra Direktörü Tasneem Essop, “COP27, iklim krizinin ön cephesinde, küresel emisyonların yüzde 4’ünden daha azına katkıda bulunan ancak orantısız iklim etkilerine maruz kalan Afrika kıtasında gerçekleşiyor. Bu COP, Afrika’daki toplumlar için kritik önem taşıyan konulara öncelik vermeli ve Afrikalı sesleri merkeze almalıdır. Mısır COP27 Dönem Başkanlığının kayıp ve zarar, iklim finansmanı ve uyum konularını bu iklim zirvesinde ön plana çıkardığının farkındayız ve şimdi tüm hükümetler bunu yerine getirmelidir. Birbiriyle kesişen çok sayıda krizin kavşağında yer alan bu an, çok taraflı dayanışmayı ve eşitlik ve adalete dayalı bir yaklaşımı gerektiriyor.” dedi.