Airswift tarafından yapılan Küresel Enerji Yetenek Endeksi anketi kapsamında 10 bin enerji uzmanıyla yapılan küresel araştırma, tüm enerji sektörlerindeki temel eğilimleri ortaya koyarken, yenilenebilir enerji sektöründe vasıflı işçilere yönelik artan talebi öne çıkardı.
Çalışmaya göre, temiz enerjide çalışan katılımcıların yüzde 78’i, geçen yıl içinde en az bir yeni iş için teklif aldıklarını söyledi. Neredeyse üçte biri (yüzde 31) bu zaman dilimi içinde altı veya daha fazla yeni rol için arayışta olduklarını söyledi.
Bu iş tekliflerinin tümü temiz enerji sektöründen gelmezken, katılımcıların yaklaşık dörtte biri (yüzde 23) iş tekliflerinin yarısından fazlasının diğer sektörlerden geldiğini söyledi.
Anket, ücret, şirket kültürü ve enerji geçişine katkıda bulundukları duygusu dahil olmak üzere işçilerin yenilenebilir enerji işine ilgi duymalarının ve sektörde kalmayı seçmelerinin bazı nedenlerine ışık tuttu.
Ücret konusunda, ankete katılanların yarısı geçen yıl içinde ücret artışı aldığını bildirdi. Şirket kültürü konusunda, ankete katılanların yüzde 73’ü işyerinde görüşlerini ve değerlerini ifade etmekte rahat hissettiklerini söyledi; bu araştırmanın kapsadığı enerji alt sektörlerinin herhangi birinde kaydedilen en yüksek oran oldu.
Bununla birlikte, çalışanların üçte ikisi doğru teklif için sektörden ayrılmayı düşüneceğini ifade etti. Ücret, yenilenebilir enerji çalışanlarının yüzde 59’u için iş tatminsizliğinin en büyük etkeni olarak gösteriliyor. Ankete göre, yenilenebilir enerji çalışanları, petrol ve gaz devlerini geleceğin işverenleri olarak en iyi seçenekleri olarak gösterdiler ve bu işletmelerin rutin olarak yüksek maaşlar ve iyi sosyal yardım paketleri sunduğunu düşündüklerini belirttiler.
Bulguları yorumlayan Airswift’in CEO’su Janette Marx şunları söyledi: “Yenilenebilir enerji çalışanları, işverenlerinin değerlerini önemseme olasılığı en yüksek olanlardır, ancak bu artık çevrenin ötesine geçiyor ve topluma katkıları ve işyeri esnekliği gibi ölçütleri kapsıyor. Yeşil enerji şirketleri artık sosyal ve çevresel katkılarla bağlantılı KPI’larla daha anlamlı roller yaratarak ve sabit saatleri ve fiziksel dağıtımları azaltarak, toplumsal etkiden esnekliğe kadar daha geniş bir ölçüt yelpazesinde fosil yakıt şirketleriyle rekabet etmek zorunda kalacak.”