Reneweconomy’nin haberine göre, raporun yazarları, coğrafi bilgileri birleştiren hesaplamalara dayanarak, bugün bile, analize dahil edilen yaklaşık 41 milyon binanın yüzde 53’ünün teorik olarak şebekeden çıkabileceği ve yalnızca yerel çatı güneş ışınımı kullanarak tamamen kendi kendine yeterli bir elektrik ve ısı kaynağına sahip olabileceği sonucuna vardı.
Yazarlar, kendi kendine yeterlilik potansiyelinin, iklim koşullarının uygun olduğu İspanya gibi yerlerde ve örneğin ücretlerin nispeten yüksek olduğu Almanya’da en yüksek olduğunu yazdı.
Rapora göre, güneş enerjisi sistemleri (fotovoltaik ve güneş termal), yenileme, çeşitli enerji depolama sistemleri (mevsimsel hidrojen depolaması gibi ) ve ısı pompalarının bir kombinasyonu, mahal ısıtma ve soğutma, sıcak su, aydınlatma ve yemek pişirmeye yönelik enerji talebini tamamen karşılamak için kullanılabilir.
Raporda, artan sistem boyutuyla birlikte organizasyonel ve düzenleyici karmaşıklıkların artması ve ısının genellikle uzun mesafelere taşınmaması nedeniyle, daha merkezi olmayan elektrik üretiminin olduğu bir gelecekte kendi kendine yeterliliğin artmasının anlamlı olabileceği sonucuna varıldı.
Yazar Max Kleinebrahm DPA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, yine de enerji maliyetlerinde beklenen gelişmeye değinerek, tamamen kendi kendine yeten haneler için hiçbir ekonomik avantaj görmediğini söyledi: “2050’de bile elektrik şebekesinden bağlantıyı kesmek ekonomik açıdan en avantajlı karar olmayacak. ”
Raporda, “Bina sahipleri yüzde 50’ye kadar prim ödemeye razı olursa, 2050 yılına kadar iki milyon bina şebekeden vazgeçebilir” sonucuna varıldı.