Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin elektrik üretimindeki payı yüzde 18,2’ye ulaşarak önemli bir artış gösterdi. Bu dönemde, ithal kömürle çalışan termik santraller, elektrik üretimindeki en yüksek paya sahip birincil enerji kaynağı olmayı sürdürdü. Ancak, gazla çalışan santrallerin elektrik üretimindeki payı iki puan gerileyerek yüzde 19 seviyesinde kaldı.
2024 yılında Türkiye’nin toplam elektrik üretimi 343 milyar kWh olarak gerçekleşti. Bu üretimin büyük kısmı, hidroelektrik santraller dahil olmak üzere alternatif enerji kaynaklarından sağlandı ve bu pay yüzde 45’i geçti. Geçen yıl bu oran yüzde 42 iken, hidroelektrik santrallerin payı yüzde 21,3, rüzgâr enerjisinin payı yüzde 10,7, çevresel enerji kaynaklarının payı ise yüzde 7,5 oldu. Ayrıca, jeotermal enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı yüzde 3,2, biyokütle santrallerinin payı ise yüzde 2,6 olarak kaydedildi.
İklim değişikliğine yol açan fosil yakıtlarla çalışan termik santrallerin elektrik üretimindeki katkısı 2024 yılında azaldı. Kömürlü termik santrallerin payı yüzde 35,1’de kalırken, gaz santrallerinin elektrik üretimindeki payı yüzde 19’un altına düştü. Bir önceki yıl, kömürlü termik santrallerin payı yüzde 36,3’e kadar yükselmişti. Buna rağmen, ithal kömürle çalışan termik santraller, Türkiye’deki elektrik üretiminin yüzde 22’sini karşılayarak en yüksek paya sahip olmaya devam etti.
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, güneş enerjisindeki kapasite artışına dikkat çekerek, hidroelektrik dahil olmak üzere alternatif enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının yüzde 45’e ulaşmasının önemli bir gelişme olduğunu belirtti. Gürbüz, 2020 yılında 11 milyar kWh olan güneş enerjisinden üretilen elektrik miktarının, 2024 yılı itibarıyla 25 milyar kWh seviyesine çıktığını vurguladı. Güneş enerjisinin kullanımının okul, hastane ve hizmet binalarında yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Gürbüz, enerji kooperatiflerinin açılmasının bu süreci hızlandırabileceğini ifade etti.
Türkiye’nin elektrik üretiminde enerji verimliliği ve tasarruf önlemleriyle yüzde 100’e ulaşılabileceğine dikkat çeken Gürbüz, bu durumda Türkiye’nin atmosfere saldığı sera gazı emisyonlarının ciddi oranda azalacağını ve ithal enerji kaynaklarına harcanan paraların Türkiye’nin enerji ithalatı faturasını düşüreceğini söyledi. Ayrıca, Gürbüz, enerji dönüşümünü hızlandırarak, kömürlü termik santrallerin kapatılmasına yönelik net bir takvim belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.