Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum-WEF) tarafından 15 Ocak tarihinde yayımlanan, “Küresel Riskler Raporu-2020” başlıklı çalışmaya göre, dünyadaki jeopolitik sorunların çözülmesini beklemek yerine, ortaya çıkan risklerin azaltılması için çok paydaşlı bir çabanın hayata geçmesi gerekiyor.
Dünya; ekonomik çatışmalar ve siyasi kutuplaşmanın artmasından endişeleniyor
750’den fazla küresel uzman ve karar vericiye, 2020 yılındaki endişelerinin sorulduğu anket çalışması verilerine göre, katılımcıların yüzde 78’i, 2020 yılında “ekonomik çatışma” ve “ülke içindeki siyasi kutuplaşma” risklerinin artmasını beklediklerini ifade etti.
Araştırma 2020 yılında, yurtiçi ve uluslararası ölçekte ayrışmaların yanı sıra, ekonomik yavaşlamanın da artacağını öngörüyor. İş dünyası ve dünya liderleri, jeopolitik risklerin, istikrarsız ve tek taraflı bir dünya düzenine neden olduğunu dile getiriyor.
Emisyonlar yıllık yüzde 7,6 azalmalı
Önümüzdeki 10 yılın, iklim değişikliği açısından önemli bir dönemeç olduğu belirtilen rapora göre, 2020-2030 yılları arasında küresel emisyonların yıllık yüzde 7,6’lık bir oranda azalmasına ihtiyacımız var. Bu da önümüzdeki 10 yıl boyunca, yılda 460 milyar dolar daha temiz enerji yatırımına ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor.
Tüketici davranışları da değişmeli!
Enerjinin dönüşümünde; endüstriyel süreçler, ulaşım ve tarım alanlarının yanı sıra, tüketici davranış değişikliklerinin de yaşanması gerektiği belirtiliyor ve bunun için kapsamlı politikaların oluşturulmasına ihtiyaç var.
Sürekli olarak toplumsal ve politik değişimlerin yaşandığı günümüzde, çözümlerin küresel boyutta ele alınması gerektiğinin altını çizen araştırmada, durumun önemi ile ilgili şu örnek veriliyor;
“Karbon yakalama ve depolamada kullanılan biyoenerji ürünleri elde etmek için, bu yüzyılın sonuna kadar Hindistan’ın iki katı büyüklüğünde bir alana ihtiyacımız var ve bu süre içerisinde dünya nüfusu 11 milyara ulaşabilir.”
Teknolojik gelişmeler yeni fırsatlar yaratabilir
Raporda, fosil yakıtların ekonomik öneminin azalması durumunda, ülkelerin jeopolitik ilişkilerinin de değişeceği ve önümüzdeki 10 yıl içinde teknolojide yaşanacak gelişmeler ile yeni fırsatlar yaratılabileceği ifade ediliyor.
Yenilikçi bir şirketin, yapay zekayı ve güneşi yansıtan aynaları kullanarak, endüstriyel süreçlerde gerekli ısıyı elde etmek için geliştirdiği bir yöntem, küresel emisyon kaynaklarının yaklaşık yüzde 10’luk bir kısmında değişim sağlayabilir.
Rüzgâr ve güneş, elektriğin birim maliyet fiyatını düşürdü
Temiz enerji kullanımının artması ile birlikte maliyetlerin düştüğü ve yeni istihdam alanlarının oluştuğu bilgisi verilen araştırmaya göre, son 10 yılda elektriğin birim maliyet fiyatında, karasal rüzgâr enerjisinde yüzde 70, güneş enerjisinde ise yüzde 90’lık bir düşüş yaşandı.
Dünyanın pek çok ülkesinde ise yeni rüzgâr ve güneş santrali kurulumu, termik santral kurulumuna göre çok daha ekonomik.
Raporda, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA)’nın, yenilenebilir enerjiye geçişin 2050 yılına kadar yıllık yüzde 1’lik bir ekonomik katkı sağlayacağını tahmin ettiği ifade ediliyor.