Koronavirüs salgını, dünya genelinde sürdürülebilir kentsel hareketliliği değişikliğe uğrattı.
Enfeksiyon korkusu insanları toplu taşımadan uzaklaştırırken, özel otomobil ve bisiklet kullanımını ile yürümeyi artırdı.
Clean Energy Wire‘ın haberine göre, sürecin bundan sonra nasıl ilerleyeceği karar vericilerin atacağı adımlara göre şekillenecek. Uzmanlara göre kriz, şehir içi ulaşımın bel kemiği olarak gösterilen metro, tramvay, otobüs gibi toplu taşıma araçlarının kullanımının önünde hala bir engel. Ancak evden çalışmanın yaygınlaşması trafiği hafifleteceği gibi, yeni bisiklet yollarının açılması ile yeşil bir hareketlilik yaratılabilir.
Korona krizi düşük emisyonlu kentsel ulaşım sistemlerine geçişi yavaşlatacak mı? Yoksa geçişi hızlandırmak için bir fırsat olabilir mi?
Uzmanların her iki durum için de bazı tahminleri mevcut. Ancak karar vericiler yeşil ulaşım için bir adım atmadığı sürece pandeminin hareketliliği azaltması bekleniyor.
Alman Havacılık ve Uzay Merkezi Ulaştırma Araştırmaları Enstitüsü (DLR) Başkanı Barbara Lenz, “Korona salgınının hareketlilik davranışımızı temelden değiştirdiği açıktır. Büyük soru şu: bu durum geçici mi olacak, yoksa kalıcı mı” dedi.
Berlin Sosyal Bilimler Merkezi Hareketlilik Araştırmacısı Weert Canzler da krizin etkilerinin çok karmaşık olduğu için tahminde bulunmanın zor olduğunu, uzun vadeli etkilerin atılacak politika adımları ve salgının seyrine bağlı olduğunu söyledi.
Krizin şu ana kadar belirsiz bir hareketliliğe neden olduğunu ifade eden Canzler, “Kısıtlamalar sonrası bisiklet ve özel araç kullanımı arttı. Artık her şey, toplu taşıma araçlarına yeni bir darbe vuracak ikinci veya üçüncü bir enfeksiyon dalgası görüp görmeyeceğimize bağlı.” dedi.
Toplu taşıma kullanımı yüzde 70-90 azaldı
McKinsey Gelecek Mobilite Merkezi’ne göre, enfeksiyon korkusu nedeni ile dünyadaki büyük şehirlerde toplu taşıma kullanımı yüzde 70-90 azaldı. Bu da ciddi mali kayıplara yol açtı.
Uzmanlara göre demiryolu kullanımı, otobüs kullanıma göre daha fazla azaldı.
Ulaştırma ve Kalkınma Enstitüsü’ne göre, Çin’de insanlar kriz sırasında metro yerine otobüs kullanmayı tercih etti. Çünkü kapalı bir alanda, yeraltında mahsur kalma fikri daha kötü ve otobüsler sosyal mesafeyi korumak için daha uygun.
Özel araçlara olan ilgi arttı
Toplu taşımaya olan ilginin azalacağından endişe ettiklerini belirten Barbara Lenz, “Krizden önce, hepimiz toplu taşımacılığın özellikle büyük şehirlerde hareketlilik geçişinin bel kemiği olacağını kabul ettik. Ama ne yazık ki krizden en çok etkilenen toplu taşıma oldu.” ifadelerini kullandı.
DLR tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, özel araçlara olan ilgi arttı. Almanya’da araba sahibi olmayan halkın yüzde 6’sı araba almayı düşündüklerini söyledi.
Ulaşıma bağlı emisyonlar artabilir
Greenpeace, artan otomobil kullanımının Almanya’daki ulaşıma bağlı emisyonları bu yıl yaklaşık 3 milyon ton artırabileceğini söyledi.
Alman Otomobil Kulübü tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre ise, bisiklet kullanımı ve yürümenin uzun vadede önemli ölçüde popülerlik kazanabileceği, özel araç kullanımının ise aynı kalacağı belirtiliyor.
Agora Verkehrswende Kentsel Ulaşım Uzmanı Anne Klein-Hitpaß, toplu taşıma araçlarına duyulan güvenin ancak enfeksiyon riski hızla düştüğünde artabileceğini söyledi.
Alman Ulaştırma Şirketleri Birliği, “Her zamanki sayıda yolcu ile 1,5 metrelik mesafeyi en yoğun zamanlarda korumak zorunda olsaydık, bugün sunulan sürüş sayısının dört katına ihtiyacımız olurdu. Finansman mümkün olsa bile, çok az personel ve çok az araç olduğu için kısa vadeli uygulama başarısız olacaktır.” dedi.
Evden çalışma çözüm olabilir mi?
Evden çalışmayı seçen kişi sayının artması ile toplu taşıma araçlarında iş saatlerinde yaşanan yoğunluğun azaltılabileceğini dile getiren uzmanlara göre, ortalama bir çalışan haftada bir gün uzaktan çalışmaya devam ederse, günlük işe gidip gelme oranları yüzde 20 düşebilir.
Almanya Çalışma Bakanı Hubertus Heil de evden çalışma yasalarını korumak istediğini söyledi. İlk tahminlere göre, evden çalışanların payı kriz sırasında yüzde 12’den 25’e yükseldi.