Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Genel Sekreteri Berke Aygün, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde altyapı olanakları sayesinde enerji sektöründe hizmetlerin aksamadığını belirterek, “Bu süreçte enerji sektöründeki altyapı ve dijitalleşmenin önemi ortaya çıktı.” dedi.
Aygün, kesintisiz hizmet veren enerji sektöründeki çalışanların bu süreçte de kadın-erkek ayırımı olmaksızın sistem ve işletim güvenliği için çaba sarf ettiğini belirtti.
Bilgisayar ve donanım altyapısı sayesinde, birçok personelin evden çalışma imkânı bulduğunu aktaran Aygün, “Kovid-19 salgını, enerji sektörünün, sağlık ve gıda sektörü gibi öncelikli ve hayati öneme sahip olduğunu ortaya çıkardı. Enerji sektöründe altyapı olanakları sayesinde hizmette aksama, enerjide azalma ya da yokluk hissedilmedi. Bu süreçte enerji sektöründeki altyapı ve dijitalleşmenin önemi ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Aygün, salgın sürecinde çalışanların bir kısmının evden çalıştığına işaret ederek, şöyle konuştu:
“Enerji sektöründeki kadın çalışanların salgın sürecinde çok daha fazla yoruldukları bir gerçektir. Ancak, kadın çalışanlar, daha kolay organize olma ve çok adımlı planlama yapma yetenekleri sayesinde erkeklere göre bu duruma daha hızlı uyum göstererek evden çalışmanın getirdiği problemlerin üstesinden geldiler. Bu süreçteki tedbirlerin özünü hijyen konusu oluşturdu. Bu konuya da kadınlar daha rahat uyum sağladı. Salgın sürecinde yapılan araştırmalar da kadın çalışanların devamlılığı olan rutin işlerde dikkatlerini daha uzun süre koruduklarını gösteriyor.”
“Vakit kaybetmeden yenilenebilir kaynaklara yönelmeliyiz”
Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Genel Koordinatörü Zeynep Yurtsever de enerji sektörü gibi stratejik sektörlerde salgın sürecinde dijitalleşmenin yaygınlaştığını ifade etti.
Dünya genelinde enerji kullanımının büyük ölçüde düşmesine rağmen üretimde fazla aksama yaşanmadığına dikkati çeken Yurtsever, şunları kaydetti:
“Bunun doğrudan etkisini emisyonların dramatik biçimde düşmesiyle gördük. Ülkemizde de dünya genelinde de emisyonlar yüzde 20’ye varan oranlarda düştü ve bu hakikaten dünyamıza nefes aldırdı. Bu süreçte, enerji tüketiminin azalmasına karşın yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim arttı. Hava kirliliği sorunuyla mücadele eden Çin, Hindistan gibi ülkelerde halk, hava kalitesindeki iyileşmeyi doğrudan yaşadı. Enerjinin rüzgâr gibi yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve verimli kullanılması sadece insan sağlığı için değil, gezegen ve birlikte yaşadığımız tüm canlıların sağlığı için hayati önemde.”
Yurtsever, temiz kaynak kullanımının artık kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Şu an ülkemizde bir yanda seller bir yanda yangınlar var ne yazık ki. Mevcut şartlar bizi yalnızca enerjide değil, yaşamın her alanında daha temiz kaynaklı sistemlere yönelmeye zorluyor. Yenilenebilir kaynakların önemi burada daha çok görünür hale geliyor. Rüzgâr, bu alanda da öncü rol oynuyor. 100 yılda 1,5 derecelik ısınma limitinde kalabilmek istiyorsak hiç vakit kaybetmeden fosil bazlı yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara geçişi tamamlamalıyız.”
Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Feraye Gürel ise söz konusu süreçte insanların organik yaşam, temiz çevre ve sade yaşama bilincinin arttığını belirterek, “Bu çevresel bilinç neticesinde, temiz kaynaklı, teknoloji odaklı, dijital enerji sistemlerinin artmasını temenni ediyorum.” ifadesini kullandı.
(AA)