Fotoğraf: Balkan Green Energy News
Koronavirüs krizi, iklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli dersler çıkarılmasına da neden oldu.
Bu iki kriz türü arasında çok sayıda benzerlik olsa da, temelde farklılar. Ancak uzmanlara göre koronavirüs, iklim değişikliğiyle mücadelede öğrenebileceğimiz ve uygulayabileceğimiz sonuçlar çıkarılmasını sağladı.
Yeşil Finans ve Çevre Yönetimi Uzmanı Danko Kalkan, Balkan Green Energy News için kaleme aldığı yazısında, pandemi krizi sonrası iklim değişikliği ile mücadele için çıkarılması gereken 10 dersi paylaştı.
İnsanların devam eden salgın nedeniyle her gün hayatlarını kaybettiği zamanlarda, farklı konu başlıklarını gündeme getirmenin zor olduğunu söyleyen Kalkan, insanlığın yaşayabileceği diğer krizlerin de gündeme getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
İklim değişikliğinin bazı etkilerinin daha uzun sürede ortaya çıkması nedeni ile etkileri konusunda farkındalık yaratmanın daha zor olduğuna dikkat çeken Kalkan,
“Sonuç olarak, insan doğası bizi yalnızca yakın tehlikeye, belirli bir anda bizi tehdit eden şeye tepki vermeye zorlar. Ancak o zamanlarda yaşam tarzlarımızı ve alışkanlıklarımızı hızla değiştirmeye hazırız.” diyor.
Kalkan’a göre pandemiden çıkarılması gereken 10 ders bakın neler?
1. Esnek ve dayanıklı kurumlar zamanında kurulmalı
Erken uyarı sistemlerine sahip, esnek ve dayanıklı kurumların zamanında kurulması ile krizlerin daha kolay çözülmesi sağlanmalı. Olası senaryolar değerlendirilmeli.
2. Gelecek, yeni bilgi ve yeniliklere bağlı
Koronavirüs, yeni bir tedavi ve aşı gerektirse de, iklim değişikliğiyle mücadele için sıfır emisyon, enerji verimliliği, kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi çözümler var ve bu araçların kullanılması gerekiyor.
3. Küresel işbirliği ve dayanışma yeni bir düzeye yükseltilmeli
Benzer bir hastalık yoğunluğuna sahip coğrafi olarak yakın ülkeler bile pandemiyle mücadelede tamamen farklı yöntemler uyguluyor ve iklim değişikliği ile mücadelede uluslararası işbirliği olmadan başarılı olmuyor. Bilgi paylaşımının artırılması gerekiyor.
4. Bilimsel veriler dikkate alınmalı
Krizlerle mücadelede başarı, sisteme duyulan güven ve sadece bilimsel gerçeklere dayalı iletişim yoluyla oluşuyor. İklim krizi ile mücadele için de bilimsel veriler ışığında adım atılması gerekiyor.
5. Hem zengin hem de fakir ülkelere uygulanabilir bir çözüm bulmak gerekiyor
Krizlerin en çok yoksul ülkeleri vurduğu herkes tarafından biliniyor. Daha da yıkıcı olan şey, bu ülkelerin krizlerin patlak vermesinde en az etkiye sahip olmaları. Tüm bölgeleri ve ülkeleri eşit şekilde korumak için uygulanabilir çözümler bulunmalı.
6. Sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel hedefler arasında bir denge gerektirdiğini unutmamalıyız
Pandemi nedeni ile getirilen kısıtlamalar, emisyonların azalmasını sağladı. Ancak, bu kısıtlamaların 2050 yılına kadar sürmeyeceğinden hareketle, fosil yakıtların kullanımının bir an önce yenilenebilir kaynaklarla değiştirilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması daha uygun bir seçenek.
7. “Halının altına süpürülen” sorunlar gündeme alınmalı
Yeni krizler her zaman geçmişte üstesinden gelinmemiş zayıflıkların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu yıl boyunca ırkçılık, kıtlık, yetersiz eğitim vb. sorunların yeniden gündeme geldiğine tanık oluyoruz.
Bir krizin tek başına meydana gelmediğini ve aynı anda ortaya çıkan birçok sorunu çözmek için ek enerji, bilgi ve liderlik becerilerinden yararlanmanın gerekliliğini önceden tahmin etmek gerekiyor.
8. Salgın, iklim değişikliğinden kaynaklanmadı, ancak iklim değişikliği hastalığın yayılmasını kolaylaştırıyor
Kötüleşen iklim koşulları, sağlık koşullarını önemli ölçüde tehlikeye atabilir (örneğin, fırtına, yangın vb. aşırı hava koşullarında, birçok insan evlerini kaybedebilir, sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılabilir ve bu nedenle bulaşıcı hastalıklara maruz kalabilir).
İklim değişikliği sorununun çözülmesi, bulaşıcı hastalıkların yayılma potansiyelini önemli ölçüde azaltır.
9. Krizler bize hayatta gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu düşündürüyor
Salgın gıda, ilaç, kaynaklar ve enerjide kendi kendimize yetmenin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Sorumlu, sürdürülebilir üretime ek olarak, sorumlu tüketimi de unutmamak gerekiyor.
10. İş dünyasının çalışma şeklinde değişiklikler yapılabilir
Korona salgını, belirli toplantıların ve gezilerin yapılış şeklinin yeniden düzenlenebileceğini, çoğunun çevrimiçi kanallar aracılığıyla gerçekleştirilebileceğini gösterdi. Tek başına ulaşım, küresel emisyonların yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor ve bu yeni koşullar iş dünyasının iklim değişikliğiyle mücadeleye daha fazla katkıda bulunmasına yardımcı olabilir.