Swiss Re Enstitüsü “İklim Ekonomisi Endeksi” başlıklı yeni bir analiz yayımladı.
Çalışmada, önümüzdeki 30 yıl boyunca iklim değişikliğinin sebep olacağı ekonomik tehditlerin dünya ekonomisinin yüzde 90’ını oluşturan 48 ülkeyi ne şekilde etkileyeceği değerlendirildi.
Endekste iklim değişikliğinin yaşanmadığı bir dünya senaryosuyla farklı senaryolar karşılaştırıldı.
Buna göre herhangi bir hafifletici önlem alınmadığı durumda 2050’ye gelindiğinde iklim değişikliğinin küresel ölçekte yüzde 18’lik Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) kaybı yaşatması bekleniyor.
Paris Anlaşması hedeflerine ulaşıldığı durumda ise bu kaybın yüzde 4 olacağı tahmin ediliyor.
En çok Asya etkileniyor
Araştırmaya göre en çok Asya’da yer alan ülkelerin ekonomileri etkileniyor.
İklim değişikliğinin etkilerinin en şiddetli yaşanacağı senaryoda Çin, GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 24’ünü kaybetme riski taşırken, dünyanın en büyük ekonomisi ABD’nin GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 10’u, Avrupa’nın ise yaklaşık yüzde 11’i risk altında bulunuyor.
Türkiye GSYİH’nin yaklaşık yüzde 10,3’ünü kaybetme riski taşıyor
Türkiye ise Paris Anlaşması’na uyumlu hedefler benimsemesi halinde GSYİH’de kayıp riskini yüzde 2,5 ile sınırlandırabilirken, önlem alınmadığı takdirde, GSYİH’nin yaklaşık yüzde 10,3’ünü kaybetme riski taşıyor.
Sıralama, GSYİH etki analiziyle benzer bulgular sunuyor. Analiz, iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenen ülkelerin, genellikle, artan küresel sıcaklıkların etkilerine uyum sağlamak ya da etkilerini azaltmak üzere en az finansal kaynağa sahip ülkelerle aynı olduğunu ortaya koyuyor.
Bu bağlamda en kırılgan ülkeler arasında Malezya, Tayland, Hindistan, Filipinler ve Endonezya yer alıyor. ABD, Kanada, İsviçre ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu kuzey yarımkürede yer alan gelişmiş ülkeler, en az kırılganlık gösteren ekonomiler olarak öne çıkıyor.
Swiss Re Enstitü Yönetim Kurulu Başkanı Thierry Léger, “İklim riskleri; toplumların, şirketlerin ve bireylerin tamamını olumsuz etkiliyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun, özellikle iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerde artış göstererek, yaklaşık 10 milyara ulaşması bekleniyor.
Bu durum, risklerin azaltılması ve net sıfır hedefine ulaşılması amacıyla hemen harekete geçmemizi gerektiriyor. Kısa zaman önce yayınladığımız biyolojik çeşitlilik endeksimizde, doğa ve ekosistem hizmetlerinin ekonomiye önemli fayda sağladığını ortaya koyuyoruz. Ancak bu kaynaklar aynı zamanda yoğun tehdit altında bulunuyor. Bu nedenle iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı, sağlıklı bir ekonomi ve sürdürülebilir geleceğin sağlanması için bir arada ele almamız gereken zorluklar.” diyor.
Swiss Re Enstitüsü’nün Baş Ekonomisti Jérôme Haegeli’ye göre, “Analiz, net sıfır emisyonlu ekonomilere yatırım yapmanın faydalarını gösteriyor. Örneğin, yıllık 6,3 trilyon dolar değerindeki küresel altyapı yatırımlarının yalnızca yüzde 10 artırıldığı durumda, ortalama sıcaklık artışının 2°C ile sınırlandırılması mümkün. Bu miktar, gerekli önlemin alınmadığı durumda karşılaşacağımız küresel GSYİH kaybının yalnızca küçük bir bölümünü oluşturuyor.”