Kâr amacı gütmeyen kuruluş olan Rocky Mountain Enstitüsü (RMI), geçtiğimiz haftalarda yayınladığı blog yazısında, yeşil hidrojenin, 2030 yılına kadar küresel emisyonların azaltılmasında önemli bir rol oynamaya hazır olduğunu belirtti. Enstitü, on yılın sonunda çevrimiçi olarak bol miktarda elektroliz kapasitesinin olacağını tahmin ediyor.
Blogta, yeşil hidrojenin bu on yılı büyütmeye hazır olduğunu, çünkü “ticari olarak olgun teknolojilere” dayandığını ve bu nedenle herhangi bir atılım beklemediğini, dekarbonizasyona yönelik ticari talebin yeşil hidrojen için bir pazar yarattığı da ifade ediliyor.
Blogta belirtildiği üzere, büyük üreticiler 2040’a kadar gönderilerinin tamamen karbondan arındırılmasını hedeflerken, RMI, Bloomberg New Energy Finance (BNEF) verilerine dayanarak, elektrolizör üreticilerinin de üretimi artırdığını kaydetti.
RMI’ye göre birçok durumda, mevcut doğal gaz boru hatları hidrojeni taşımak için kullanılabilir ve hidrojen jeolojik tuz mağaralarında depolanabilir. Küresel olarak, bu altyapı etrafında “hidrojen merkezleri” inşa etme projeleri halihazırda devam ediyor ve 2021 federal altyapı yasasında kendilerine ayrılan bir miktar fon var.
Gelecekteki projeler için yeşil hidrojen seçmenin önemini gösteren RMI, daha önce hidrojenin doğal gazdan sağlanması gibi yüksek karbonlu yöntemler kullanılarak üretilmesi durumunda bu merkezlerin kömür kadar kirli olabileceği konusunda uyardı. Bu nedenle, on yılın sonunda yeşil hidrojen kapasitesi bol olabilirken, düzenleyicilerin bunun kullanılmasını sağlamaları gerekiyor. RMI’ya göre esnek kurallar, temiz olarak faturalandırılan ancak yine de karbon yoğun olabilen “mavi hidrojenin” çoğalmasına yol açabilir.