PwC’nin “İklimin Dokuz Temel Ürüne Yönelik Riskleri” raporu, bakır, kobalt ve lityum dahil olmak üzere net sıfır enerjiye geçiş için gerekli olan kritik minerallerin yüzde 70’inden fazlasının, iklimin bozulması nedeniyle 2050 yılına kadar önemli bir kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıyor.
Rapor, dokuz temel emtiaya bağımlı olduğumuzu belirterek, bunları lityum, kobalt ve bakır gibi kritik mineraller; buğday, mısır ve pirinç gibi gıda ürünleri; ve demir, bakır ve boksit gibi hayati metaller olarak açıklıyor. Bu mineraller ve metallerin ulaşım, inşaat, imalat, elektronik ve yeşil geçiş için kritik öneme sahip olduğuna dikkat çeken rapor, daha sıcak bir dünyaya uyum sağlamak için harekete geçilmezse tüm bu emtiaların üretiminin iklim değişikliği nedeniyle kesintiye uğrayabileceğini vurguluyor.
Şu anda bakır üretiminin yüzde 10’dan azı önemli veya daha yüksek kuraklık riskine maruz kalıyor ancak bu rakam 2050 düşük emisyon senaryosunda yüzde 50’nin üzerine çıkabilir ve yüksek emisyon senaryosunda yüzde 70’i aşabilir. 2050 yılına kadar lityum ve kobalt üretiminin yüzde 74’ü de kuraklık riskiyle karşı karşıya olarak belirleniyor. Özellikle, küresel boksit ve demir üretiminin yüzde 60’ından fazlası, düşük emisyon senaryosunda bile (şu anda yüzde 30-50’den yüksek) 2050 yılına kadar önemli veya daha yüksek ısı stresi riskiyle karşı karşıya kalabilir. 2050 yılındaki yüksek emisyon senaryosunda, dünyadaki çinko üretiminin yüzde 40’ı önemli veya daha büyük bir kuraklık riskiyle karşı karşıya kalabilir (şu anda sıfır önemli kuraklık riski var).
Dokuz kritik ürünün tamamının üretimi de sınırlı sayıda ülkede yoğunlaşıyor; bunların çoğu artan iklim riskleriyle karşı karşıya. Her bir kaynağın küresel arzının en az yüzde 40’ı, hatta yüzde 85’i, en fazla üç ülkeden oluşan farklı bir gruptan üretiliyor.
PwC Birleşik Krallık Küresel Sürdürülebilirlik Lideri Will Jackson-Moore rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Temel ürünleri üreten birçok lokasyonun, iyimser bir düşük emisyon senaryosunda bile 2050 yılına kadar daha sık yoğun kuraklık ve sıcaklık stresi yaşaması muhtemel. Ekonomik kayıpları önlemek ve toplulukları ve ekosistemleri korumak için üreticiler ve daha geniş anlamda iş dünyası, iklim değişikliğinin üretim üzerindeki etkisini anlamalı ve uyum sağlamak için çok paydaşlı çabalara girişmelidir. Bu aynı zamanda net sıfır ekonomiye daha hızlı geçiş çabalarını da güçlendirecek.” açıklamasını yapıyor.