Yazar: Dr. İlker ŞENGÜLER
MINING.COM ve The Northern Miner, küresel bakır üretimini jeopolitik bir bakış açısıyla haritalayarak dünyayı beş “kontrol bölgesine” ayırdı. Bu gruplar; coğrafi, sosyal, kültürel ve ekonomik bağlar ile giderek kutuplaşan dünyadaki potansiyel dizilimi yansıtıyor.
Uluslararası Bakır Çalışma Grubu (ICSG), elektrikli araçların, bataryaları ile rüzgâr türbinlerinin yapımında bakırın önemini vurgulayan raporları defalarca yayınladı. Bu raporlarda, bakır talebinin özellikle 2030 yılına kadar büyük artış göstereceği de belirtildi.
S&P Global, bakır talebinin 2035’e kadar yaklaşık 30 milyon metrik tona (MT) ulaşacağını tahmin ediyor. Şirket, pil ve hibrit EV’lerde ve şarj altyapısında kullanım için bakır talebinin 2030’da 4,7 milyon MT’ye ve 2035’te 5,5 milyon MT’ye ulaşabileceğini söylüyor. Ek olarak, güç iletim ve dağıtım ağlarının geliştirilmesi için 2030’da 1,1 milyon MT ve 2035’te 1,8 milyon MT kırmızı metal gerekeceğinin altını çiziyor.
Rystad Energy analistleri bakır talebinin 2030 yılına kadar arzı 6 milyon metrik tondan fazla aşacağını öngörüyor. Bu büyüklükte bir açığın, henüz elektrik uygulamalarında bakırın yerini tutacak bir metal olmadığı için enerji dönüşümü açısından geniş kapsamlı sonuçları olacağını ifade ediyorlar. Yetkin analistlerin görüşü bu konuda aynı noktada birleşiyor. Açığı önlemek için bakır madenciliğine önemli yatırım yapılması gerekmektedir.