Küresel sıcaklık artışını iki derecenin altında tutmayı ve daha fazla çaba sarf ederek 1,5 derecede sınırlamayı amaçlayan Paris Anlaşması’nı Türkiye’nin de onaylaması için sivil toplum kuruluşları TBMM’ye iletilecek bir imza kampanyası başlattı.
Paris Anlaşması’na bugüne kadar 197 ülke imza attı, bunların 191’i anlaşmaya taraf olarak süreci tamamladı. Türkiye ise anlaşmaya taraf olmayan altı ülkeden biri.
İmza kampanyasını destekleyen kuruluşlar, Paris Anlaşması’nın ilk imzacılarından Türkiye’nin, süreci tamamlayarak anlaşmaya taraf olmasını istiyor. Bunun için de söz konusu anlaşmanın TBMM’de onaylanması gerekiyor.
Onaylama sürecini tamamlamayan ülkeler Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Türkiye, Paris Anlaşması’nı onaylamayan tek G20 ülkesi.
Dünyanın geri kalanı ise iklim politikaları açısından iddialı bir döneme girdi. Avrupa Birliği 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar da karbon nötr olmayı hedefliyor. Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefini; Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada ise sıfır emisyon planlarını açıkladı. ABD ise Paris Anlaşması’na geri döndü.
Anlaşma’ya taraf ülkeler, “ulusal katkı beyanı” adı verilen ve ülkelerin kendi şartları doğrultusunda hazırladığı bir plan çerçevesinde iklim krizine yol açan seragazı emisyonlarını nasıl sınırlayacaklarını ya da azaltacaklarını belirtiyor.
Paris Anlaşması, ülkelere bir azaltım hedefi koymazken, taraf ülkelerin kendi iradeleriyle belirlediği ulusal katkı beyanlarının küresel ısınmayı iki derecenin altında kalacak şekilde iyileştirilmesi için müzakere edilmesini öngörüyor. Gelişen ülkelere ise gelişmiş ülkelerce teknolojik ve mali destek sağlaması isteniyor.
“Türkiye iklim müzakerelerinin dışında kalabilir”
İmza kampanyasını başlatan kuruluşlar, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmaması halinde uluslararası iklim müzakereleri sürecinin büyük oranda dışında kalacağını da belirtiyor.
Türkiye bir an önce Paris Anlaşmasını onaylaması ve en kısa sürede de karbon nötr bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süheyla Doğan, bu amaca ulaşmak için hedeflerin belirlenmesi ve somut adımların atılması gerektiğini ve Paris Anlaşması’nın sürecin ilk adımı olduğunu belirtti.
“Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine geçmek her açıdan Türkiye’nin lehine”
Dünya genelinde karbonsuz yeni bir düzen kurulduğunu ve Türkiye’nin bu düzenin dışında kaldığını dile getiren Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz’e göre,
“En çok seragazı emisyonu üreten 20 ülkeden biri olan Türkiye’nin de hemen harekete geçmesi gerek. Kimse Türkiye’den tek başına dünyayı kurtarmasını beklemiyor ama evinin önünü süpürmesini istiyor. Türkiye petrol ve doğalgazda zaten dışa bağımlı, tükettiği kömürün de yüzde 60’ı ithal. Dolayısıyla, fosil yakıtlardan kademeli bir şekilde çıkıp yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine geçmek zaten her açıdan Türkiye’nin lehine.”
Düşük karbonlu ekonomiye geçiş dış politikaları da belirliyor
Düşük karbonlu ekonomiye geçiş stratejilerinin bugün ülkelerin yalnızca sanayilerini değil, dış politikalarını da şekillendirdiğini ifade eden Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç, “Net-sıfır emisyona ulaşma hedefi 29 ülkede kanunlaşmış ya da politika dokümanlarına yerleşmiş durumda. 98 ülke ise bu yönde hedef almayı tartışıyor. Uluslararası ilişkiler söz konusu hedefler üzerinden yeniden tanımlanırken, Türkiye maalesef bu gruplar arasında yer almıyor.
Açıkça belirlenmiş bir ‘yeşil kalkınma’ stratejisi bulunmayan Türkiye’nin, kendisini bu küresel gündemin bir parçası haline getirebilmesi için ilk adım Paris Anlaşması’nın onaylanması. Bu konuda daha fazla vakit kaybedilmemesi gerekiyor. “ dedi.