Düşünce kurulu Ember, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Fransa’nın önümüzdeki altı ila on sekiz ay boyunca kömürle çalışan elektrik üretimini artırabilecek acil gaz tasarrufu önlemlerine ilişkin son duyurularının en kötü senaryo etkilerini analiz ediyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi sebebiyle yaşanan enerji arz krizi sebebiyle birkaç AB ülkesi, kış boyunca arz sıkıntısı yaşamamak için gaz depolama tesislerinin mümkün olan en kısa sürede doldurulmasını sağlama planlarını açıkladı. Bunu başarmak için, şu anda elektrik üretimi için kullanılan gazın, bunun yerine kömür yakılarak üretilen elektrikle depolamaya enjekte edilmesi gerekebilir. Ember bunların geçici önlemler olduğunu belirterek iklim taahhütlerini riske atmayacağını ifade ediyor.
Analiz kapsamındaki öngörüler şöyle:
Kömürde küçük artış planlanıyor
Avrupa’da 14 GW’lık kömürlü termik santral beklemeye alındı. 2023 yılı boyunca yüzde 65 kapasiteyle çalışacaklar, 60 TWh kömür yakıtlı elektrik üretecekler ve bu da AB’yi yaklaşık bir haftalığına beslemeye yetecek.
Emisyonlar üzerinde sınırlı etki
2023’te emisyonlardaki artış, 2021’deki AB’nin toplam CO2 emisyonlarının yüzde 1.3’ünü ve yıllık enerji sektörü emisyonlarının yüzde 4’ünü temsil eden 30 milyon ton CO2 olacaktır.
Önemli kömür çıkış tarihleri hala yolda
Hiçbir Avrupa ülkesi, en geç 2030 yılına kadar kömürü aşamalı olarak bırakma taahhüdünü geri çevirmedi. Mevcut kriz, hızlandırılmış bir Avrupa temiz enerji geçişi için bir katalizör görevi gördü.
Ember, Avrupa’da maliyet ve güvenlik krizlerinden kurtulmanın tek yolunun fosil yakıtlardan kurtulmak olduğu konusunda fikir birliğine varılmış olup kömür kullanımının yalnızca son çare, kısa vadeli bir önlem olduğunu vurguluyor. Bu kapsamda Ember analizinde kısa vadeli önlemlerin uzun vadeli olumsuz etki yaratmayacağının altını çiziyor.
Bu geçici önlemler, yalnızca Rusya’nın gaz arzını daha da kesmesi durumunda kömür yakmanın artmasıyla sonuçlanacağı ifade edilirken, eğer bu durum gerçekleşmezse kömür santralleri çevrim içi olmayacak. Bu nedenle, Ember emisyonlarda herhangi bir artıştan kaçınmak tercih edilebilir olsa da, geçici artış AB’nin uzun vadeli iklim hedeflerini rayından çıkarmayacağını öngörüyor.